DOLAR

32,5067$% 0.29

EURO

34,6415% 0.4

STERLİN

40,5047£% 0.34

GRAM ALTIN

2.481,20%-0,07

ÇEYREK ALTIN

4.250,00%-0,05

BİTCOİN

฿%

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 22°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

“Mevduat bankalar\u0131 faizsiz bankac\u0131l\u0131k yapamaz”

Bunun önünde yasal engel var” dedi.

Onlarla birlikte katılım bankalarının bankacılık sektörü içindeki payının artabileceğini aktaran Yahşi, “Bizim önerdiğimiz, kamunun sermaye koymak ve yeni bir banka kurmak suretiyle, mevcut klasik bankaların bir iştiraki şeklinde değil. Bizim önerimiz hazinenin bizzat yeni bir sermaye kurmak suretiyle yeni bir katılım bankası kurması ve onun da mevcut katılım bankalarının ulaşamadığı bölgelerde piyasaya girmesi lazım” dedi.

Ortaya çıkan amaç ve kurulacak organizasyon yapısı arasında çok sıkı bir ilişki olması gerektiğini vurgulayan Yahşi, “Katılım bankacılığının sektördeki payı 2011’de yüzde 1’ler seviyesine düşmüştü. 2012’de yüzde 6’lara çıkardık. Büyümemiz sürekli yukarı doğru eğimli. Dolayısıyla çok ciddi bir başarı söz konusu” diye konuştu.

Büyük şehirlerde katılım bankalarının şube sayılarının yeterli olduğunu, ancak Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki vatandaşların katılım bankacılığı hizmetlerine ulaşımının mümkün olmadığını anlatan Yahşi, her ne kadar katılım bankaları muhabir bankacılık ağıyla hizmet götürse de, bunun sağlıklı çalıştığını düşünmediğini dile getirdi.

Bir insanın parasını birisine emanet etmesinin çok hassasiyet gerektiren bir husus olduğunu kaydeden Yahşi, yüz yüze, bire bir temasın önem arz ettiğini, muhabir bankacılıktan faydalanarak hedef kitleye ulaşmanın mümkün olmadığının altını çizdi.

Yahşi, katılım bankacılığının hizmet sisteminde iki farklı model olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Bankayı ayrı bir tüzel kişilik olarak kurmak, yani A katılım bankası ve A İslami bankası şeklinde… Bir tanesi de pencere windows dediğimiz yöntem. Bölüm de diyebiliriz buna. Yani klasik faizli bir banka, faizsiz bankacılık bölümü açmak suretiyle hizmetlerini vermeyi düşünüyorlar. Bölüm kurmak şeklinde verilen hizmetler tek boyutlu hizmetler. Ağırlıklı olarak fon ve kredi kullandırmayı önceleyen ve güçlendiren bir yaklaşım. Türkiye ve dünyadaki gelişmeler daha çok ayrı bir tüzel kişilik şeklinde. Türkiye’de Mevduat bankalarının bir bölüm kurmak suretiyle faizsiz bankacılık yapmalarının önünde yasal engel var ve bu yasal engelin kaldırılması düşünülmüyor.

Ekonomi yönetimi veya BDDK yönetimi herhangi bir bankanın pencere açmak, yani bölüm kurarak faizsiz bankacılık bölümü kurarak bu hizmeti vermesini istemiyor. Eğer bu işi yapmak istiyorsanız sermayenizi koyacaksınız ve Katılım Bankası Lisansı almak suretiyle bu alana girebilirsiniz deniliyor. Ortaya konulması istenen sermaye yaklaşık 300 milyon dolar. Bu alanda faaliyet göstermek isteyenlerde BDDK’nın temel olarak baktığı iki kriter; ’mali güç ve itibar’. Kamunun, katılım bankası kurmak istemesi, kamuya tanınmış bir ayrıcalık değil. Daha çok insana ulaşmak ve daha çok coğrafi bölgeye ulaşmak… Özel sektör, bankacılık ve şahısların bu alana girmesi ise ticari bir amaç taşıyor.”

“Dünyanın gittiği yön negatif faiz ortamı”

Fahrettin Yahşi, dünyanın gittiği yönün negatif faiz ortamı olduğunu söyledi.

Cari açığın Türkiye için kırılganlık alanı olmaktan çıkması doğrultusunda bir takım önlemler alınması gerektiğini belirten Yahşi, uygulanan TCMB önlemlerinin çok olumlu bir davranış sergilediğini dile getirdi.

Faiz politikası uygulamasında bankaların rolünün aracılık yapmak olduğuna işaret eden Yahşi, konuyla ilgili şunları kaydetti: “Finansal aracılık ise fon fazlası olanlarla fon talebi içinde olanları buluşturmaktır. Bu aracılıktan da gelir elde etmektir. Dolayısıyla bankacılık negatif faiz ortamı da olsa, pozitif faiz ortamı da olsa bu aracılıktan gelir elde ediyorlar. Elde ettikleri gelirin bir kısmını mevduat sahipleriyle, katılım bankası olsaydı da katılım fonu sahipleriyle paylaşıyorlar.

Mutlak suretle kar marjlarında düşüş olacaktır ama ortaya çıkan bütün gelişmeler pasifin ortalama maliyetini azaltırken, aktifin de ortalama getirisini düşürecektir. İlk bakışta düşen faiz oranları bankaları olumsuz etkileyecekmiş gibi görünür ama iki taraflı düşüş söz konusu.”

Kredilerin getirisi düşerken, bankaların vatandaştan topladığı fonlara ödediği faiz faaliyetlerinin de azalacağına değinen Yahşi, ikisi arasındaki temel farkın gelirlere yansıdığını düşünülürse, doğal olarak getirilerin aşağı çekileceğini, çünkü bankacılıkta temel ölçütün öz kaynak karlılığı olduğunu ifade etti.

Öz kaynak karlılığının düşen enflasyonist ortamda ne olarak hedeflendiğine bakılması gerektiğini aktaran Yahşi, “Mutlak değerler üzerinden bakarsanız bankacılığın karları düşecektir. Ben onu bekliyorum” dedi.

Yahşi, Merkez Bankası’nın yarınki toplantısında faizde indirime gitmesini düşük bir ihtimal olarak değerlendirdiğini belirterek, “Gidecekse de bu cüzi bir şey olacaktır” dedi.

Yeni bir faiz indirimine gidilirse bunun 0,25 baz puan olabileceği tahmininde bulunan Yahşi, yarım puanlık düşüşün etkisini görmeden, yeni bir faiz indirimine gitmemek gerektiğini dile getirdi.

Yahşi, bankaların azalan faizleri kredi faizlerine uygulamasına ilişkin bir soruya, “Kredi faizleri talimatla inmiyor. Kredi faizlerini aşağı çekecek olan kaynak maliyetleri. Kaynağın önemli bir kısmı tasarruf mevduatı, bir kısmı tahvil ihraçları… Bunların ortalama maliyetine bakmak gerekiyor. Yani bu maliyetler aşağı geldiği sürece kredi faiz oranlarının aşağı gelmesi doğal bir şey. Çünkü ciddi bir rekabet var” yanıtını verdi.

Kredi faiz oranlarına ilişkin tartışmaların daha çok bireysel krediler tarafında yoğunlaştığını belirten Yahşi, likidite bolluğu ve yoğun rekabet ortamıyla kredi veren bankaların kredi faiz oranlarını kendiliğinden aşağı indireceğini söyledi.

Kredilere erişimin bu dönemde her zamankinden daha kolay olduğunu vurgulayan Yahşi, “Tüketici kredinin geri dönüşünde sorun olmayacaksa daha uygun kredi bulabiliyor. Müşteri bu dönemde krediye ulaşamıyorsa başka hiçbir dönemde ulaşamaz” dedi.

Ekonomi yönetimi ve bankalar arasında yaşanan tartışmanın aslında kredi maliyetlerine yönelik olduğunu kaydeden Yahşi, “Tartışılan nokta krediler üzerindeki mali yüklerin kaldırılmasına yönelik. Yoksa bankaların hangi faiz oranıyla kredi vereceği doğal olarak bankaların kendi yönetiminin vereceği karardır” diye konuştu.

“Her hizmet doğal olarak bir maliyet üretiyor”

Yahşi, bankaların ücret ve komisyon gelirlerine ilişkin tartışmalarla ilgili, bankacılık hizmetinin maliyetle üretilen bir hizmet olduğunu söyledi.

Burada personel, kira ve araç gibi maliyetlerin ortaya çıktığını aktaran Yahşi, her hizmetin doğal olarak bir maliyet ürettiğini dile getirdi.

Burada tartışılması gerekenin maliyetlendirmenin doğru yapılıp yapılmadığının, müşteri üzerinde olumsuz algıları yol açıp açmadığının olması gerektiğini kaydeden Yahşi, bir hizmet alınıyorsa maliyete katlanılmanın doğal olduğunun belirtti.

Komisyon ücretlerinde fiyatlandırmanın makul yapılması gerektiğini aktaran Yahşi, sözlerine şöyle devam etti: “Bankalar alacak komisyonların üst sınırlarını şubelerinde herkesin görebileceği yere asmak zorundalar. Havale yapacak bir kimsenin bankaya girdiği zaman hemen tarifeye bakması lazım. Yani bilinçli bir tüketici olmak gerekiyor. Çoğu vatandaş çerçeve projeleri okumadığı için yapılanların hukuka aykırı olduğunu düşünüyor. Aslında çerçeve sözleşmeler hep tartışılır ince yazılıyor diye. Sebebi şudur aslında; çok uzun metinlerdir, o kadar çok sayfa tutar ki, dolayısıyla bunu azaltmak için küçük yazılır, ki o da yasaldır. Yasa puntolara kadar müdahale ediyor. Yanlış yapanın deşifre edilmesi doğru bir şey. Bir şeyi doğru yapmamız lazım ve tarafların da bu mekanizmaya güven duyması lazım.

Dolayısıyla birincisi mağduriyete yol açacak bir fiyatlandırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İkincisi müşterinin bilgisi dışında gelişen hiç bir olayı ahlaki olmadığını düşünüyorum. Üçüncüsü yargısal süreçleri bu işin çözülmesine olanak sağlamak da bankacılık sektörü olarak bizim ayıbımızdır aslında. Süreçleri o noktalara götürmemek ve bunun için gereken adımları atmak bize düşer.”

Yeni Sukuk ihracı

Yahşi, sukuk ihracının katılım bankaları açısından yeni bir gelişme alanı olduğunu söyledi.

Çalışmasını yaptıkları bir sukuk ihracının olacağı bilgisini veren Yahşi, asgari 200 milyon dolar civarında bir sukuk ihracı gerçekleştirmeyi planladıklarını dile getirdi.

Bunun daha önce hazırlığını yaptıklarını kaydeden Yahşi, “Geçen sene uluslararası konjonktür Türkiye’ye bir yatırım yapmanın maliyetlerini çok artırmıştı. O maliyetle bu sukuk ihracını, ki bizimle birlikte bir katılım bankası daha maliyetleri beğenmeyerek, yani bu önemli bir şey. Her maliyetle her şey almak mümkün ama o tercih edeceğimiz bir şey olmadığı için erteledik ve bu sene onu daha geçen seneye göre çok daha uygun fiyatlarla yapacağız. Biz onu yurt dışı olarak hedeflemiştik, herhalde o devam eder.”

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.