Fikrinizin peşinden yürümeyin, koşun! Diğer tüm sesler arka planda kalsın

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

PSM Dergisi/Tülin Çakmak

Aklımız, kalbimiz, desteklerimiz deprem bölgesinde. Zor günler geride kaldı diyemeyeceğim. Devam ediyor. Geride kalan her şey anlamsızlaştı. Kendimizi çaresiz hissettiğimiz, sıcak evimizde bir kap yemek yerken bile utandığımız bu yokluk döneminde elbette geçen günler gibi özel günler de anlamını yitirdi. Ama bazı kesimlerce “kadınlar çiçektir” temasıyla anlamı kaydırılmaya çalışılsa da özel bir gün var önümüzde: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Hiçbir koşulda es geçmemek gerekiyor. Aksine şimdi kadınları gerçekten eşit hissettirecek adımları atmak, işgücüne katılımlarını artıracak bilinci oluşturmak için daha çok çalışmalıyız.
Kurumların da bugünü es geçmeyeceğini ümit ediyor ve kadın çalışanlarına özel hediyeler vermek yerine deprem bölgesindeki üreten kadınların hayata yeniden tutunmasına yardımcı olacak kampanyalarla katkı sağlamalarını öneriyorum. Kadınlar günümüz kutlu olsun!
Bu ay uzaklardan bir girişimci konuğumuz var. Gelin birlikte Selin Sönmez’i tanıyalım…

Önce kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

OneRoof’un ortak kurucusu ve CEO’suyum. OneRoof, aynı binalarda oturan bireyleri tek çatı altında toplayan sosyal bir ağ. Şu anda New York ve Miami şehirlerinde faaliyet gösteriyoruz.

ABD’ye gitme kararınız ve girişimci olma serüveninizi biraz anlatır mısınız?

New York’a üniversite öğrencisi olarak gittim ve orada kaldım. Endüstriyel tasarım okudum. İs dünyasına ilgimden dolayı ilk yıldan itibaren staj yapmaya ve iş tecrübesi kazanmaya karar verdim. 2013’te ilk stajım bir mobilya tasarımcısının ürün fotoğraflarını editlemekti. O zaman aylarca Photoshop kullanarak yaptığım işlemi, şimdi 10 yıl sonra iPhone’un yeni versiyonunda ekrana dokunarak bir saniye içinde görebiliyoruz.

Daha sonra Türk tasarımcı ve girişimci Ayşe Birsel’in stüdyosunda çalıştım. Ekip olma deneyimini ilk kez orada yaşadım. Fortune 500 şirketleri için büyük işler çıkaran kadınlardan oluşan küçük ekiptik. Bu süreçte çok şey öğrendim.
Üniversite son sınıftayken, bir askı tasarımımı Kickstarter’a (kitlesel fonlama aracı) koyarak hayata geçirme kararı aldım. Projem hedeflenen fonu topladı ve üretime geçti. Böylece ilk kez A’dan Z’ye bir ürünü piyasaya sunma zevkini tattım. 1 yıl sonra Niko (ortağım ve partnerim) ile bir startup geliştirip sattık. Şimdi OneRoof üzerinde çalışıyoruz.

Demek ki OneRoof ilk girişiminiz değil. Bu startup’ın hikayesini ve OneRoof’un doğuşunu biraz daha ayrıntılı anlatır mısınız?

Knock Knock City’nin çıkış noktasını, “bireyler arasında toplu değer yaratmak üzere yeni bir iletişim kanalı açmak” şeklinde özetleyebiliriz. Seyahatinin ilk ve son gününde valizlerini şehirde peşlerinde dolaştırmak istemeyen kişileri, günlük eşya tutabilecek ekstra alanı olan lokal işletmelerle buluşturan bir pazaryeri kurduk. Bu web uygulamasını hiç yatırım almadan geliştirdik. Gece gündüz çalışarak, birkaç ay içinde New York’ta 100’ü aşkın iş yeriyle anlaştık. Sonraki 1 yıl içinde ABD’nin 5 farklı şehrinde lansman yaptık. Bu noktada Danimarka merkezli bir rakip şirket bizi satın almak için teklifte bulundu. Kabul ettik.
Knock Knock City’yi sattıktan 5 ay sonra salgın hayatımıza girdi. Tüm seyahatler bir anda durdu, çoğu yerel işletme kapandı. Tam zamanında işin içinden çıkmışız ama bu sürede işsiz kaldık. Salgının ortasında (2020 yaz ayları), minnacık bir New York apartman dairesinde izole edilmekten bıkmış bir ruh halindeyken, komşularımızın hiçbirini tanımadığımızı fark ettik. Aynı binada oturan yüzlerce kişiyi her gün görüyoruz, koridorlarda karşılaşıyoruz ama hiçbirimiz “merhaba” deyip bir sohbet başlatamamıştık.
Kentsel yasamda, özellikle batı kültüründe komşular birbirini tanımıyor. Nasıl ki ailemiz, arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız hayatımızın temel sosyal çevreleriyse, komşularımız da aynı değerde. Ancak tamamen ihmal edilmiş bir sosyal çevre. Bu algıyı yıkmaya, kentsel toplumda yasayan bireyler arasında yeni bir sosyal doku kurmaya karar verdik. Böylece OneRoof doğdu.

Kurumsal bir şirkette çalışıp yola devam etmek varken girişimcilik serüvenine atılmak neden?

Açıkçası kurumsal bir şirkette çalışmayı hiç düşünmedim. Büyük şirketleri daha da büyütmek beni hiçbir zaman heyecanlandırmadı. Bir amaca yönelik çalışmaktan enerji alıyorum. Statükoyu kırmak, gelecek için yapıcı, yeni sistemler kurmak beni daha çok heyecanlandırdı. Bu doğrultuda ilerlemeyi amaç edindim.

Amerika’da bir kadın girişimcinin işini kurarken yaşayabileceği deneyimleri anlatabilir misiniz?

Genelde iş hayatında karşılaştığım engelleri kadın olmama bağlamasam da bunun görünür zorluklarını kesinlikle yaşıyorum. Örneğin, erkeklerle aynı tonla konuşamamak… Daha kalın bir ses, daha otoriter bir algıyla birlikte geliyor. Girişim ve yatırım piyasası o erkek sesini arıyor. Fon toplamak için mesela o kabın içine sığmak ve erkek bakış açısıyla sunum yapmak zorundasın. Ataerkil iş dünyası, başarının görüntüsünü çizdiği için daha gerçekçi, duyarlı veya alçakgönüllü konuşan bir kadın olarak, insanların sunumunu -ve sunduğun fırsatı- ciddiye alması daha zor olabiliyor.

OneRoof toplamda 4.5 milyon dolar fon sağlamış. Bu başarıyı kazandıran etkenler neler oldu?

En önemlisi sanırım optimistik yaklaşımımız oldu. Benim bu konudaki genel felsefem, “bardağın yarısı doluysa, suyu daha küçük bir bardağa doldurup yola devam etmek” şeklinde. Hızlı adaptasyon yeteneğimizin yanı sıra ekibimizdeki güven ve şeffaflık da önemli elbette.

OneRoof’un 2023 hedeflerini de paylaşabilir misiniz?

Hedefimiz büyük: Amerika’da “komşumu tanımıyorum” diye düşünen herkesin cebinde bir OneRoof uygulaması olması…

Küresel düzeyde kurucusu kadın olan startup’ların başarı oranı erkeklere göre iki kat fazla. OneRoof ekibine kattığınız en büyük değer sizce ne oldu?

Benim OneRoof’taki en büyük rolüm, takım kurmak ve takımın vizyonumuz doğrultusunda yüksek performans, inanç ve motivasyonla ilerlemesine destek olmak. Başlangıç dönemindeki bir startup’ta her gün bilinenden çok bilinmeyenlerle karşılaşıyoruz. Belirsizlik çoğumuz için endişe ve demotivasyon yaratır. Ben belirsizlikleri heyecan olarak görmeyi tercih ediyorum. Bilinmezliğin içinden çok yaratıcı, ezber bozan fırsatlar çıkabiliyor. Bu bakış açısını takıma içselleştirmek ve başarısızlığa varmaktan korkmadan yeni tüneller kazmaya devam etmek OneRoof’a verebileceğim en büyük katkı.

Başarılı bir kadın lider olarak, girişimci olma yolunda ilerlemek isteyen kadınlara neler önerirsiniz?

İnandığınız, var olması gerektiğini düşündüğünüz bir fikriniz varsa onun pesinden koşun. Yürümeyin, koşun! Diğer tüm sesler arka planda kalsın.

Son olarak biraz da özel hayat diyelim, bize hobilerinizden bahseder misiniz?

Küçüklükten beri çok spor yapan, hareketli biriyim. Bu çalışma temposuyla hobi edinmeye çok zaman kalmıyor ama kuvvetli rüzgâr oldukça ve fırsat yaratabildikçe uçurtma sörfü (kiteboarding) yapmayı seviyorum. Bunu yaparken kendimi doğayla bir hissediyorum, benim için en büyük meditasyon.